31 Mart 2009 Salı

Hos bir sarki



Another Day In Par... - Phil Collins
More at MP3-Codes.com
Gençlik yıllarımda severek dinlediğim bir şarkı. Umarım siz de beğenirsiniz.
Biraz nostalji yapalım dedim...

29 Mart 2009 Pazar

Yumurtalı, peynirli pizza


Sevgili arkadaşım Zeyna'nın (www.pastakur.blogspot.com) evsahipliğini yaptığı 39 P.D.Ç.S. etkinliğine beni de davet ettiği için ona çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlik için hazırladığım yumurtalı ve peynirli pizza tarifimi ona gönderiyorum. Umarım beğenirsiniz.
Genellikle ben pizza hamurunu fazla kaçırırım. İçi biter, fakat hamur artmış olur. Böyle zamanlarda hemen yumurta ve biraz peyniri karıştırıp peynirli pizza yaparım. İşte tarifi:
Malzemeler:
Hamur için:
  • 1 kg un
  • yaklaşık 500 gr süt
  • 1 çb sıvıyağ
  • 1 tk tozşeker
  • 1 tk tuz
  • 1 pk yaşmaya

Üst malzemesi:

  • biraz kaşar peyniri
  • biraz beyaz peynir
  • 3-4 yumurta

Hazırlanışı:

Unu bir kabın içerisni aldıktan sonra üzerine tozşekeri ve tuzu ekleyelim. Ortasına bir havuz açıp biraz ılık süt ilave edelim. İçine mayayı ilave edip 2 parmağımızla yavaş yavaş karıştırarak mayanın erimesini sağlayalım. Süt kan ılık dedikleri gibi olmalı. Ne sıcak ne soğuk yoksa maya kabarmıyor. Bu şekilde yaklaşık 10-15 dk mayanın kabarmasını bekleyelim. Daha sonra yavaş yavaş unu kenarlardan içe doğru alarak hamurumuzu yoğurmaya başlayalım. Gerek olursa yavaş yavaş ılık süt ilave ederek yoğuralım. Biraz toparladıktan sonra sıvıyağını ilave edelim ve kulak memesi yumşaklığında bir hamur elde edene kadar yoğuralım.

Zemine azıcık un serpelim ve merdane ile hamurumuzu açtıktan sonra fırın tepsimize yerleştirelim. Benim şu pizza tencerelerinden var, fakat fırında pişen pizza daha güzel oluyor. Fırında pişirmenizi öneriyorum.

Evet, nerede kalmıştık..... hmm.

Hamuru fırın tepsisine yerleştirdikten sonra üzerine birazcık sulandırdığım domates ve biber salçası karışımından ilave ettim. Bu arzuya göre yapılmaya bilir. Veya içine farklı baharatlar da katılabilir. Tamamen zevke bağlı yani.

Ayrı bir kabın içerisinde yumurtaları kıralım. Kaşar peynirini rendeleyelim ve ilave edelim . Beyaz peyniri de elimizle ufalayıp yumurtalı karışıma ilave edelim. İyice karıştırdıktan sonra pizzamızın üzerine dökelim. Birkaç dakika tepsi mayasının gelmesini bekleyelim.

Önceden ısıtılmış fırında 180-200 derece arasında pişirelim. Pişmesi çok uzun sürmüyor.

Afiyet olsun...

26 Mart 2009 Perşembe

Sürpriz kurabiye

Bunlar da benim sürpriz kurabiyelerim. Ben çok beğendim doğrusu. Bundan sonra hep yaparım. Bu kurabiyeleri de cenaze evine giderken yaptım. Fakat çok geç kalmıştım, oraya tamamlayamadan götürdüm. Üzerine çikolata eritmeye vaktim kalmamıştı maalesef. Fakat o hali de güzel olmuştu. Umarım beğenmişlerdir.

Bazılarının da içine kiraz şekerlemelerimden koydum. Yazın görümcem bahçeden toplayıp yapmıştı benim için. Ona da çok teşekkür ediyorum. Çok işime yarıyor valla.











Elmalı turta

Geçen gün çok sevdiğim bir arkadaşımın eşi vefat etti. Bugün de onları ziyarete giderken elim boş gitmek istemedim. Normalde bizim oralarda cenaze evlerine yemek gider ama ben vakit darlığından çayın yanında ikram edilebilecek birşeyler yapmak istedim. Malum, gelen giden eksik olmaz....

Ölenle ölünmez derler, kalanlar için hayat devam ediyor. Giden için de hayır duasından başka elimizden birşey gelmez maalesef. Herzaman derim: " Önemli olan ömrün ne kadar uzun olduğu değil, içeriğidir." Kısa da yaşasak dolu dolu ve imanlı birşekilde yaşamak lazım. Sevdiklerimizi kırmadan, sevgiden yoksun kalmadan yaşamak lazım.

Rabbim, abimizin mekanını cennet eylesin, günahlarını da affetsin inşallah. Yakınlarına da Rabbimden sabır diliyorum. Kolay birşey değil.













Uzun zamandır elmalı turta yapmıyordum. Bugün içimden geldi, yapayım dedim. Hazır memleketten taze elmalarım da gelmişken değerlendirmek iyi olur diye düşündüm.

Malzemeleri:

Hamur için:
  • 250 margarin/tereyağ
  • 200 gr pudraşekeri/1 sb tozşeker
  • 3 yumurta sarısı
  • 1 pk kabartma tozu
  • yaklaşık 4 sb un

Üzeri için:

  • 4 elma
  • 1/2 sb tozşeker
  • 1 tatlı kaşığı tarçın

arzuya göre kuru üzüm

Ara kreması için:

  • 6 yk tozşeker
  • 3 yk un
  • 1 pk vanilya
  • 2 sb süt

Hazırlanışı:

Hamurun malzemelerini un hariç bir kabın içerisine alalım ve güzelce karıştıralım. Daha sonra yavaş yavaş elediğimiz unu ve kabartma tozunu ilave edelim. Kulak memesi yumşaklığında bir hamur elde etmemiz gerekiyor.

Hamuru tart kalıbımıza yerleştirelim. Ben kalıbımı önce yağladım. Sizde unutmayın. Hamuru yerleştirdikten sonra üzerine bir bıçak yardımı ile kesikler atalım. Hem çok fazla kabarmasın hem de içi de iyi pişsin diye. 180 derecelik önceden ısıtılmış fırında kızarana kadar pişirelim. Ben yaklaşık 10-15 dk pişirdim.Piştikten sonra tezgahımın üzerine ters çevirdim.

Turta tabanımız hazır. Hertürlü turta denemsini yapabiliriz artık.

Benim bu sefer canım kremalı yapmak istedi. Nereden aklıma geldiyse, bilmiyorum. Turta tabanım fırında pişerken bende biryandan kremamı hazırladım. Piştikten sonra tabanımın üzerine önce kremamı döktüm.

Elmaları soyup yarım ay şeklinde doğrayalım. Tabiiki içinin çekirdeklerini çıkartmayı unutmayalım. Tarçını elmaların üzerine serpelim ve güzelce karıştıralım. Ben biraz da kuru üzüm ilave ettim. Elmaları ilk önce hazırladığım için üzerine saramaması için biraz limonsuyu ilave ettim.

Hazırladığımız elmaları kremamızın üzerine dizelim ve tekrar elmaların yumşaması için 10-15 dk daha fırına verelim.

Arzuya göre elmaları rendeleyip bir tavada önceden pişirebilirsiniz. Ozaman tekrar fırına vermeye gerek yok. Fakat elmaları pişirirken şeker miktarına dikkat edin, çünkü krema da şekerli olduğundan ağır olmasın.

Afiyet olsun...

21 Mart 2009 Cumartesi

Sünger bob kurabiyeleri







Geçen gün eylül gıda'dan aldığım kalıblarımı kullanmak için sabırsızlanıyordum. Bugün de çocukların arkadaşlarıyla bizim evde bir programları vardı. Tam zamanı diye düşündüm. Hemen sünger bob kurabiylerimi yapmaya koyuldum ama göründüğü kadar olmadı. Tahminimden uzun sürdü yapım aşaması.
Kurabiye için herzamanki un kurabiyesi tarifimi kullanmak istedim. Üzeri için de royal icing yaptım ve renklendirdim, minik yenilebilir süslemelerle de süsledim.
Fena olmadı sanırım.

19 Mart 2009 Perşembe

Bir başkadır benim memleketim.........

Memleketimden bir koli geldi. Annem, yani eşimin annesi, bize birşeyler göndermiş sağolsun. Sevgili kaynım ve eşi de, herzamanki inceliklerini gösterip, bizi yine mutlu ettiler. Yaşar pastanesinden büyük bir koli geldi. Çok sevindik. Sanki Kahramanmaraş'a gittim geldim. Sizlerle de bu yöresel lezzetlerimizi paylaşmak istedim.

Beni takip edenler nekadar doğal ürünler manyağı olduğumu anlamışlardır herhalde. Tabii herşey önce çocuklarım için.... onların şu, heryönüyle kirlenmiş ve bozulmuş, dünyada bir parça olsun doğru, dürüst ve sağlıklı kalmaları için çabalıyorum. Her anne gibi sanırım.....

Bu Kahramanmaraşımıza ait maraş çöreğimiz. Tatlısı da var tuzlusu da, ama ben tuzlusunu tercih ediyorum. Biraz da kendi bağımızın üzümlerinden çıkardığımız pekmezle......hmmm, harika oluyor doğrusu.
Reklam yapmış gibi olmasın ama... neyse olsun olsun..... Yaşar pastanesini bilmeyen yok. Kıbrıs caddesinde aşağı yukarı ziraat bankasının karşısında sayılır. Maraşın çok eski dondurmacılarından. Dondurma dışında da ürün yelpazeleri çok geniş. Şu anda birçok farklı farklı dondurmacıların açılmasına rağmen Yaşar pastanesinin benim yanımda herzaman farklı bir yeri vardır. İçeri girdiğin zaman buram buram nostalji kokuyor. Büyük devlet adamlarının çoğu orayı ziyaret etmişler. Hepsinin fotoğrafları boy boy yerlerini pastanenin duvarlarında almışlar. İnşallah arzu ettiğim digital fotoğraf makinamı aldığımda ve memleketime gittiğimde bol bol fotoğraflarla geri döneceğim ve sizlerle paylaşacağım. Kahramanmaraşımızın yine meşhur tarhanası. Bu tarhanayı çok yerde bilmezler. Benim bildiğim sadece Kahramanmaraş yöresinde yapılır. Eğer farklı yerlerde de yapılıyorsa bana bildirin lütfen. Bunun hem çorbası, hem kavurması, hem ıslatılıp çerez gibi yemesi hem de kızartıp cips gibi yemesi çok güzel olur. Tek bir tarhanayla kaç çeşit elde ediliyor bakınız. Bu yüzden her yaz bizim oralarda çok yapılır. Ama zor ve uzun bir yapım aşaması var. Zaten evde tek kişi ile yapılması mümkün değil. Buyüzden burada tarifini vermiyorum. Kahramanmaraş'ta artık heryerde satılıyor. İnsanlar genelde kendileri yapmaktansa hazır almayı tercih ediyorlar.
Lezzetli mi lezzetli, tek lokmalık, fıstık ezmeleri. Kendisinden çok ambalajı hoşuma gitti valla.
Bugün kahvaltımız buram buram memleket kokacak, allaha şükür. Kaynımın gönderdiği memleketimin pulbiberi ile yapılmış çemen, yanında antep usulü kırma zeytin. İçinde birazcık da ceviz olsaydı daha güzel olurdu. Maalesef yine bağdaki ceviz ağaçlarımızdan gelen cevizleri hemencecik tükettiğimiz için cevizsiz kaldık. Çocuklara her sabah bir avuç yedirmeye çalışıyorum bu cevizlerden. Zeka için çok faydalı diyorlar. Bu arada zeytinlerimiz de kendi zeytinliğimizden.
Geçenlerde sevilciğimin blogunda çemen görmüştüm, nekadar canım çekmişti. Biberlerim gelince hemen bende yaptım. İlk defa yaptım aslında, gözkararı. Biraz kendi anneciğimden hatırladıklarım, biraz da kopya çektim. Çemenim biraz kuru olunca birşeylerin eksik olduğunu anladım ama ne olduğunu bulamadım. Hemencecik 2. annemi (kayınvalidemi) aradım ve ondan yardım aldım. Tabiiki yağını unutmuşum!!!! Naparsın acemilik işte. Birdaha asla unutmam.....

Çemenin tarifi:
  • 1/2 kilo pulbiber
  • yaklaşık 2.5-3 sb etsuyu (bakarak ilave etmenizi tavsiye ediyorum)
  • 1 dolu kaşık biber salçası
  • biraz çemen tozu (3 yk kadar)
  • pulbiber, tozbiber, karabiber (arzuya göre)
  • bayat ekmek içi
  • 1 baş dövülmüş sarmısak ( muhakkak içine konur, fakat miktar arzuya göre değişebilir)
  • 1 sb sıvıyağ ( göz kararı bakarak ilave etmenizi tavsiye ederim)

Önce pulbiberlerin üzerine etsuyunu dökelim ve biraz bekletelim. Pulbiberlerin güzelce ıslanıp şişmesi lazım. Bu etsuyunu bu sefer göz kararı koydum. Maalesef ölçmeyi unuttum. Aşağı yukarı 2,5 - 3 sb kadar. Yani biberler suyun içinde yüzmesin, sizde gözkararı baka baka koyun. Eğer az gibi olursa daha sonra biraz daha ilave edilebilir.

Biberler iyice şiştikten sonra üzerine, baharatları (arzuya göre), ekmek içini, biber salçasını, dövülmüş sarmısakları ve çemen tozunu ilave edelim. Çemen tozunu da ben yine baka baka koydum. Çok yoğun baharat kokusunu sevmediğim için, fazla ağır olsun istemedim. Aşağı yukarı bir ölçü verdim, çünkü maalesef yine ölçmeden koydum.

Elimize mutfak eldivenimizi giyip güzelce yoğuralım. İyice karışmasını sağlayalım. Bu malzemeleri iyice karıştırdıktan sonra üzerine sıvıyağını ilave edip, tekrar yoğuralım. Ellerinize sağlık, çemenimiz hazır. Biraz bekledikten sonra daha da güzel oluyor.

Annem biraz fazla yapıp, fazlasını poşetlere koyup derin dondurucuya atardı. Bende öyle yaptım. Biraz komşularıma dağıttım, birazcığını da buzluğa attım. İstediğim zaman çıkarıp yiyebileyim diye. Hiçbir bozulma olmuyor. Buzu çözülünce kaşıkla karıştırılıyor ve hemen yenilebiliyor.

Bu çemenin farklı farklı tarifleri var. Sanırım herkez kendi damak zevkine göre yapıyor. Bu da benim tarifim oldu. Afiyet olsun....

Kayınbabamın kendi arılarından aldığı bal eksik olmasın sakın. Katkısız ve ev yapımı bal. Buyrun işte..... afiyet olsun.
Biraz çörek ve pekmez yanında harika olur doğrusu. Kahramanmaraşın eski adetine göre, ramazan bayramında hoşaf ve yanında bu çörekten ikram edilirmiş. Ben eski adetleri çok severim. Yani kültürümüzü yaşatmak bence çok güzel birşey. Belkide kendim yurtdışında yetiştiğim için bunu böyle hissediyor olabilirim. Orada herşeyden yoksun kaldık çünkü. O eskide kaldı, bu eskide kaldı derken, aslında herşeyi unutuyoruz ve kendimizden bir parçayı gömüyoruz aslında. Açıkçası, genç bir anne olarak, çocuklarımın bu kültürü devam ettirmelerini istiyorum. Unutmalarını istemiyorum. Her yörenin muhakkak kendine ait bir kültürü vardır. Bizim ülkemizi de güzel yapan bu işte. Sizlerde unutmayın arkadaşlar. Özellikle çocuklarınıza yaşatın ki onlarda bu değerlerin farkında olsunlar. Çünkü yakında bunları sadece tarih kitaplarından okuyacaklar.
Neyse yeter bu kadar nostalji. Tutmayın beni.... yazdıkça yazıyorum. Cücüklerim kahvaltı diye iniliyorlar. Hemen kalkayım bari.

Satılık el yapımı anne yeleği


İhtiyacı olan bir arkadaşın ricası üzerine bloguma ekledim. Sipariş üzerine farklı renklerde farklı modeller yapılır.

Özellikleri:


  • nohut örneğinden yapılmış

  • krem rengi

  • el yapımı örgü anne yeleği

  • nako, angora ipi kullanılmıştır

  • 35 TL


İhtiyacı olan arkadaşıma sipariş vererek yardımcı olmak isteyenler buradan yorum bırakabilirler. En kısa zamanda kendisine iletilecektir. Arzuya göre telefonla görüşerek siparişlerin detayları konuşulabilir. Her türlü sipariş alınır.

Arkadaşım tarafından çalışan annelerin çocuklarına bakılır. Arzu eden olursa burdan yorum bırakabilirler. Sonra telefonla görüşülür.

12 Mart 2009 Perşembe

En sonunda buldum şükür..... Eylül gıda

Uzun zamandır Samsun'da pasta malzemeleri bulmakta bayağı zorluk çekiyordum. Canım ailem (annem ve kardeşlerim) benim için hiçbir masraftan kaçınmadan, üşenmeden, taaaa Hollandalardan getiriyorlardı ihtiyaçlarımı. İşin en güzel kısmı da 5 kuruş istemiyorlardı. Ne güzel bedavadan kavuşuyordum herşeye, ama nereye kadar!!!! En iyisi burdan bir yer bulmak olur diye düşündüm ve internette araştırmaya başladım. Acaba bulabilirmiyim diye düşünüp duruyordum.

Gezinip dururken birden Cafe Gusto'nun yazdığı bir yazı ile karşılaştım. Pasta malzemeleri satan bir yerden bahsediyordu. Hemde Samsun'da. Çok da güzel tarif etmiş alsında yerini, ama benim Samsun'u çok iyi tanımadığımdan olacak ki nekadar aradıysam bulamadım. Her çarşıya çıkışımda muhakkak araştırıyordum ama birtürlü başarılı olamıyordum. Hep aynı yerleri dolaşıp duruyordum. Tâki geçen güne kadar. Bu sefer herzamanki aradığım yerlerin biraz daha yukarısına bakayım dedim. Veeee, evet. İşte ordaydı. Cafe Gusto'nun bahsettiği pastaneyi bulmuştum. O aradan da girdim. Nihayet, sonunda, diye düşündüm. Sonunda bulmuştum. Eylül gida. İşte oradaydı. Artık arzu ettiğim herşeyi alacaktım. Geldim bir heyecanla kapının önüne. Bir de ne göreyim. Kapalıydı. Tabii bu biraz benim hatam oldu. Sabah erkenden gidersen, tabiiki kapalı olur. Neyse beklemeye zamanım olmadığı için boynu bükük eve döndüm.
Olsun önemli değil tekrar gelirim diye düşündüm.

Dün tekrar gittim. Daha müsait bir zamanda tabiii. Asıl sahibi olan hanım orada değildi. Eşi vardı. Beni çok sıcak karşıladı ve çok yardımcı oldu sağolsun. Uzun uzun baktım neler var neler yok diye. Pastacalık üzerine bayağı herşey vardı. Sanırım pasta yapmayı çok sevdiğimden olacak, içeride gözüm döndü adeta. Aradığım ve daha fazlası....Sonunda birkaç alacağımı aldım ve çıktım. Tabi düşündüğüm gibi canımın istediği herşeyi alamadım. Ancak birkaç parça birşey. Şimdi, kendim almak zorunda kalınca, fiyatların farkına vardım. "Hey gidi Hülya hey, bedavadan gelirken iyiydi. Şimdi sökül bakalım paraları" diye düşündüm. Anneciiiğim, bacılar, kıymetinizi daha iyi biliyorum şimdi valla.....:)

Olsun olsun, güzel pastalar yapmak istiyorsan ve bu işi gerçekten severek yapıyorsan, biraz fedakarlık olacak elbette. Maalesef pastacılık malzemelerinde, ülkemizde, fiyatlar biraz yüksek.Fakat en kısa zamanda tekrar gitmeyi düşünüyorum. Çünkü almak istediklerimin yarısını bile alamadım daha. Galiba bu işten en zaralı çıkan kişi eşim oldu bu arada.

Blogumun adresini bıraktım çıkmadan. Umarım ziyarete gelirler. Pastacılık kursu hakkında konuştuk biraz. Projeleri olduğunu okumuştum daha önce. Çok sevinmiştim okuduğumda, hatta korkmuştum da biraz. Acaba oldu bitti de benim haberim mi olmadı diye. Nooolur beni unutmayın, dedim. Öyle birşey düzenlenirse muhakkak katılmak isterim. Hadi bakalım, inşallah olur. Niyet etmek yolun yarısıdır derler. Kendilerinin de bir sayfa açmayı düşündüklerini söylediler. Bence geç bile kalınmış. Kesinlikle en kısa zamanda bekliyoruz.

Eylül gıdanın yeri: Lise caddesinden yukarı doğru çıkıyorsun. Bayağı çıkıyorsun....benim gibi yarısına kadar değil. Yolun sağ tarafında bir pastane var. Adını yazmamda sakınca yok herhalde. Lima-x pastanesiydi galiba. Ordan içeri giriyorsun. Daracık bir sokak. Zaten duvarda yazısı var. Eylül gıda diye gösteriyor. O aradan girince birkaç metre ileride. Sol tarafta. Küçük ama şirin bir dükkan.

11 Mart 2009 Çarşamba

Tarçınlı ve şeker hamurlu kurabiyeler


Şükür allahıma.....
En sonunda bende şeker hamuruma kavuştum. Biraz geç oldu ama, güzel oldu. Biraz uğraştırdı beni ama bundan sonra inşallah daha güzel kurabiyelerle karşınıza çıkacağım.

Canım blogcu arkadaşım Sevil Altunel'den çok özür diliyorum. Yazımı yayınlarken çok acelem vardı, fakat ben fotoğrafları koymadan evden çıkmak istememiştim. Diğer detayları daha sonra hallederim diye düşündüm. Tarifi de hemen yazmamıştım çünkü. Fakat bu arada şeker hamuru konusunda bana yardımcı olduğu için Sevil'e tşk etmeyi unutmuşum. Ben ilk defa yaptığım için adım adım benim yanımda oldu sağolsun. Benim ayıbım, arkadaşım. Kusura bakma. Tarifini ondan aldım. Benim için özellikle blogunda tekrar yayınlamıştı. Ben buraya şeker hamurunun tarifini yazmadım, fakat tarifi için Sevil'in bloguna yönlendiriyorum sizleri. Tekrar tşk ediyorum. Bu arada onun bir de bisküvili hamuru var. Onu da süslmelerde en kısa zamanda kullanmayı düşünüyorum. Şeker hamurundan daha kolay olduğunu söylüyor.

Marshmelow'dan yaptığım şeker hamurum.
Kurabiye hamurum:
  • 1 yumurta
  • 150 gr t.yağ veya margarin (oda sıcaklığında)
  • 1 sb un
  • 1 çb mısır nişastası
  • 1 çb p.şekeri
  • 1 çk karbonat
  • 1 çk tarçın
  • 1 çk toz zencefil
  • 1 limon veya portakal rendesi (ince kısmında rendelenmiş veya esans da kullanılabilir)
  • hamuru toparlamak için biraz buğday nişastası

Malzemelerin hepsini bir kabın içerisine alalım ve kulak memesi yumşaklığında bir hamur elde edene kadar yoğuralım. En son biraz buğday nişastasıyla hamuru toparlayın. 2 cm kalınlığında merdane ile açalım ve arzuya göre şekillerle keselim. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 18 dk kadar pişirelim. Kurabiyelerin soğumasını bekleyelim. Soğuduktan sonra şeker hamuru ile kaplayalım.

Kurabiyelerimi şekilli kesiyorum.

Veeeee, şeker hamurlu kurabiyeler......


9 Mart 2009 Pazartesi

Portakal şurubu




Yazın, bunaltıcı sıcaklarına, şimdiden hazırlık yapmak iyi olur diye düşündüm. Tam da sıkmalık portakallar çıkmışken.....



Gazi Antep'de ki canım arkdaşım mı desem, komşum mu desem veya ablam mı desem bilemiyorum. Fakat tek birşeyden eminim, o da benim için çok önemli biri olduğu. Muhterem ablam'dan aldığım tarifi burada yayınlamak istedim. En son 2 yıl önce yapmıştım bu portakal suyunu. Sonra birdaha kısmet olmadı. Son bir kaç gündür oğlum portakal suyu istiyorum diye tutturdu. Bende hazır içecekleri mümkün olduğu kadar az tüketmeye özen gösterdiğim için, kendimi birden bire portakal suyu yaparken buldum. Aslında ben de ne zamandır istiyordum, iyi oldu.

Muhterem ablamın tarifini hemen size vermek istiyorum. Gerçekten de yazın sıcaklarında çok ferahlatıcı ve serin bir içecek oluyor. Kaynatılmadan yapıldığı için de çok kolay ve pratik.












Malzemeler:
  • 1 kg portakal
  • 1 kg t.şeker
  • arzuya göre yarı yarıya limon veya greypfruit


Portakalları sıkmaya başlamadan önce ikiye keselim ve bir kabın içerisine alalım. Böylece sıkarken kolaylık sağlamış oluruz.

Ben biraz da limon sıktım içerisine. Bu tamamen arzuya bağlı. Sevmeyen kullanmayabilir. Fakat aşağı yukarı yarı yarıya limon katınca çok güzel oluyor.

Portakalların hepsini sıktıktan sonra ölçerek bir tencerenin içerisine alalım ve aynı ölçüde tozşeker ilave edelim. Ölçü 1'e 1. Nekadar portakal suyu sıktıysak o kadar tozşeker koyuyoruz.
Bunları tencereye koyduk ama kaynatmıyoruz. Gelip gidip birkaç gün boyunca karıştırıyoruz. Her akıla geldiğinde karıştırabilirsiniz. Toz şeker tamamen eriyip kaybolana kadar bu işleme devam ediyoruz. Bu birkaç gün sürebilir.


Toz şeker tamamen eridikten sonra portakal şurubumuzu şişelere dolduruyoruz. Cam şişe kullanmanızı öneriyorum. Ağzına kadar portakal şurubunu doldurduktan sonra kalan boş kısmı da yine tozşeker ile doldurun ve ağzını streç folyo ile kaplayın. Üzerinden de şişenin kapağını sıkıca kapatın. Portakal şurubunu kullanacağınız zamana kadar buzdolabında muhafaza edin.

Tüketeceğiniz zaman bardağın 4' e birini portakal şurubu ile doldurup kalan kısmını ise soğuk su ile doldurunuz. İçinizi serinleten mis gibi portakal suyu elde edeceksiniz.

Bu işlemi uzun süre saklayabilmek için yapıyoruz. Ben şimdi yaptığım portakal şurubumu yazın tüketmeyi düşünüyorum. Şimdilik şekerin erimesini bekliyorum. Birkaç gün sonra şişelere koyacağım ve ozaman yine fotoğraf çekip yayınlayacağım.
Afiyet olsun....

8 Mart 2009 Pazar

Tüm müslüman aleminin Mevlüd kandili kutlu olsun....

PEYGAMBER EFENDİMİZ Sallallahu Aleyhi Vesellem'in DOĞUMU mîlâdın 571, Rebîülevel ayının 12.gecesi, (Nisan ayının 20.günü) Mekke ufukları ağarırken Peygamber Efendimiz, Hz.Muhammed-ül Mustafa Sallallâhü Aleyhi ve Sellem dünyâyı şereflendirdi.

O'nun doğduğu sabah, âlem başka bir âlem oldu, cihan nurla doldu. Zirâ O'nun teşrifleri sıradan bir hâdise değildi. Bütün peygamberlerin geleceğini müjdelediği ins-ü cin'in ve melâikei kirâmın teşriflerini beklediği bir peygamberdi O..
Bu yüzden, geceler içinde benzeri yoktur. Kâinâtın en azametli hâdisesi bu gece vukûa gelmiştir. Bütün âlem bu geceyi bekliyordu.

Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in babası Abdullah, az zaman önce vefât etmiş olduğundan, annesi Hz.Âmine hiç zahmet çekmeden dünyâya getirdiği bu nur topu çocuğu, dedesi Abdulmuttalib'e müjdeleyince, bahtiyar dede torununun doğumuna pek sevindi. Hemen bir ziyâfet vererek O'na isim koydu. Kureyş uluları; "Bu ziyâfete sebep olan çocuğa ne isim koydun?" diye sorduklarında, Abdulmuttalib; "Muhammed ismini verdim." dedi. Onlar; "Ecdâdında olmayan bu ismi vermekten muradın nedir?" diye sorunca, Abdulmuttalib; "Umarım ki O'nu yerde halk, ulvîlikler âleminde Hakk pek çok övecek" diye cevap verdi. (Zîra, Muhammed; «pek çok hamd-ü senâ olunmuş kimse» mânâsına gelmektedir.)

Peygamber Efendimiz'in doğduğu gece dünyâda fevkalâde hâdiseler oldu. Şöyle ki:
  • O devrin en büyük devleti Kisrâ'nın sarayında, mimarların mühendislerin yıkılmaz diye rapor verdiği ondört sütun çöktü.
  • Sâvâ gölü kurudu.
  • Mecûsîlerin uzun müddetten beri sönmeden yakıp tapındıkları ateşgedeleri söndü.
  • Müşriklerin Kâbe üzerine koymuş oldukları putlar devrilip kırıldı. Onların, hâşâ, Allah diye tapındıkları putları küp kırığına dönmüştü.

Bütün bunlar çok mühim bir şeye işâret ve beşâretti. Çünkü, Hak gelmiş, bâtıl zâil olmuştu. Hakkı telkin ve tebliğ edecek olan Kâinâtın Efendisi, Peygamberler Peygamberi, Fahri âlem, Muhammed'ül Mustafa (Sallallahu Aleyhi Wesellem) doğmuştu. Gerçekten ilerde İran'ın saltanatı yıkılacak, Bizans İmparatorluğu dağılacak, putperestlik sönecek, küfrün bataklığı kuruyacaktı ...

Yapılması gerekenler:

Bugüne özel bir namaz yoktur fakat 12 rekat namaz kılınması eftal görülmüştür.
iki rekatta bir selam verilecek, her rekatta istediğin sure okunabilir, istenirse ihlasla da kılınabilir. 1,11,21 vs isteğe göre sayıda ihlasla da kılanabilir. Ne kadar çok allahın karşısında kalmak istiyorsanız ve gücünüz nispetinde 1 de olur daha çok da. Fatihadan sonra besmele çekilmeyecek, direk olarak istediğin sayıda okunacak.

Ayrıca;

  • 2 rekat:allah rızası için
  • 2 rekat:Efendimizin şefaati için
  • 2 rekat:ana-baba hakkı için
  • 2 rekat:kul hakkı,komşu hakkı vs üzerimizdeki hakların affı için
  • 2 rekat:kendi dualarımızın kabulü için namaz kılınacak. bol bol selavat getirilecek.
  • tüncina,tefriciye,allahümme salli ala seyyidina Muhammed gibi uzun ya da kısa elavatlar.esma_ül hüsna ve Efendimizin(sanırım 121 di,yanılmıyorsam) isimlerini saymalı
  • Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için bir tesbih namazı kılmalı.
  • Bilen ehli için Hatmi Enbiya yapılmalıdır.
  • Bilmeyenler ise dua niyeti ile enbiyaların Hz.Adem Aleyhisselam,Hz.Eyyub Aleyhisselam,Hz.Yunus Aleyhisselam ve Hz.Peygamber Sallallahu Aleyhi Wesellem Efendimiz'in mübarek dualarını (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym)okuyabilirler.

Tesbih namazına niyet: „Yâ Rabbî, niyet eyledim rızâ-i şerîfin için tesbih namazına. Yâ Rabbî, bu gece teşrifleriyle âlemleri nûra garkettiğin sevgili habîbin, başımızın tâcı Resûl-i Zîşân Efendimiz Sallallahu Aleyhi Wesellem'in hürmetine ve bu geceki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar eyle. Allâhü Ekber“

Bu gece ve bu ay içinde mümküm olduğu kadar salât-ü selâmı (Salât-ı Nâriye, Salât-ı Münciye ve Salât-ı Fethiye) çok okumalıdır.

Bu dünyadakilere ve ahirete göçmüş olanlara kuran-ı kerim okumak Efendimizin hayatını okumak ve de çocuklarımıza da okutup anlatmak.unutmayalım ki biz çocuklarımıza ne verirsek ona göre yönleniyor. Sanatçılara özeneceklerine Efendimizi anlatalım ki onlara,hayran olunacakların en güzeline hayran olsunlar.

Bol bol dua edelim bu gece. Özellikle de filistin,lübnan,ırak ve dünyanın neresinde olursa olsun zulüm gören kardeşlerimize duayı unutmayalım ki Rabbimiz tez zamanda onlara yardımı indirsin ve kurtarsın bu zulümden.

alıntı:http://www.ihvanforum.org/dua-lar/22463-bu-gece-yapilacak-ibadetler-mevlut-kandili/%20-%2050k%20-

Herkezin mevlüd kandili kutlu olsun, rabbim herkezin dualarını ve ibadetlerini kabul etsin.......

7 Mart 2009 Cumartesi

8 Mart Dünya kadınlar günü kutlu olsun.....

Yorumsuz............. Dünya kadınlar günü (8 Mart)

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir.

Bu olaylardan 52 yıl sonra Danimarka’nın Kophenhag şehrinde düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonel toplantısında 8 Mart 1857 de New York’ta başlayan, kadınların haklarını kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl Kadın Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdılar.

Kadın hakları mücadelesinde 1975 yılı büyük özellik taşıyordu. Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Bu yıl etkinlikleri içerisinde Birleşmiş Millteler 8 Mart gününü Dünya Kadın Günü olarak kutlamaya başladı. İki yıl sonra 1977 de, Birleşmiş Milletler genel toplantısında Kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edildi.

Bu kabulün altında iki temel neden açıklandı, Dünya barışının korunması, sosyal gelişim için ve temel insan haklarının kullanılması için kadınlarında eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olnak gereksinimi idi. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.
Dünya Kadınlar Günü kadınlar açısından çok daha farklı bir gün günümüzde. Kadın haklarının kazanılmasında nerelerden başlandığını ve bugünlere nasıl gelindiğinin hatırırlanması içinde özel bir gün. Bir çok gelişmiş ülkede kadın hakları çok ilerlemeler göstermiş olsada, ülkemizde ve gelişmeke olan ülkelerde kadın hakları ne yazıkki istenen seviyelerden oldukça uzakta. Dünya Kadın Günü dünya kadınları arasında da bir dayanışma ve deneyim değişimi günü.
Dünya Kadınlar Günü ülkemiz içinde de kadın haklarının kazanılması, iyileştirilmesi için konunun gündeme gelmesinde de önemli bir gün. Kadın haklarının ülkemizde kullanımı ne yazık ki homejen bir dağılım göstermiyor. Kazanılan deneyimlerin, tüm ülke sathına yayılması için yılda bir gün olsa da Dünya Kadınlar Günü bizim için ayrı bir önem taşıyor.

Dünya genelinde kadın haklarında son yıllarda meydana gelen artış dahi bir çok gerçeği değiştirbilecek nitelikte değildir. Dünyadaki en fakir insanların büyük bir çoğunluğu kadın, dünyadaki eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu yine kadınlar. Kadınlar bugün ülkemizde de erkeklere göre %25 - 50 oranında daha az ücretle çalıştırılmaktadırlar.

Bu gün bir Dünya Kadın Günü olmasını sağlayan tarihteki bazı önemli kilometre taşlarını aşağıda veriyoruz:
  • 1857 New York: kadinlar 12 saatlik günlük çalışma saatine, düşük ücrete karşı yürüyüşler yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar.
  • 1908 New York: 15.000 kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve oy hakkı için yürüdü. Doğum izni istediler. Kullandıkları slogan “Ekmek ve Gül ” idi. Ekmek yaşama güvencesi, karın tokluğunu, gül ise daha kaliteli yaşamı simgeliyordu.
  • 1909 İlk Kadın Günü 28 Şubat ta kutlandı. Avrupa’daki kadınlar da Şubat ayının son pazar gününü Kadın Günü olarak kutladı.
  • 1910 Clara Zetkin isimli bir Amlan sosyalist kadın, kadın Sosyalist Enternasyonelinde Dünya Kadınlar Günü olmasını önerdi ve kabul edildi.
  • 1911 Kophenag kararından sonra ilk kez 19 Mart ta Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de kutlandı. Yüz binlerce kadın ve erkek değişik aktiviteler yaptılar. Oy verme, seçme seçilme hakları yanısıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler.
    Bu kutlamalardan 2 hafta sonra Triangel yangınında 140 kadın öldü. Bu olay Amerika çalışma kurallarını büyük ölçüde etkileyen bir yere sahiptir.
  • 1917 Rus kadınlar ” ekmek ve barış” için grev yaptılar. Yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ettiler. Bu olay 8 Mart ta olmuştur ve daha sonra bütün Avrupa ülkeleri tarafından da kabul görmüştür.
  • 1977 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kadın Hakları ve Dünya Barışı Günü olarak 8 mart’ı kabul etti.

5 Mart 2009 Perşembe

Karamelli krokanlı ve truflu yaşpasta

Bu pastaya dün arkadaşımın kızının doğumgünü için yaptım. 3 katlı, içi karamel kremalı, üzerinde ise yine çikolatalı neskafeli kremşanti ve truflar. Ortaya da kendim fındıklı krokanlar hazırladım.

Çok rahatsız olmama rağmen hemen bu tarifi yayınlamak istedim. Uzun zamandır yeni tarif yayınlayamıyordum. Arayı fazla da açmamak adına yinede bilgisayarımın başına geçtim.

Hemen tarife geçiyorum:

Pandispanya için herzaman kullandığım çikolatalı pandispanya tarifimin aynısı:
  • 5 yumurta
  • 4 t.k.fincanı t.şek./2 bekers suiker
  • 1 t.k.fincanı yoğurt (katı tarafından)/ 1/2 beker yoghurt (het liefst turkse yoghurt)
  • 3 t.k.fincanı un/1 1/2 beker bakmeel
  • 2 yk kakao/2 eetlepels cacao poeder
  • 1 pk k.tozu/1 pakje bakpoeder
  • 1 pk vanilya veya 1 yk sıvı vanilya/1 pakje vanille suiker of 1 eetlepel liquide vanille
  • 80 gr bitter çikolata/80 gr puur chocolade
  • 80 gr sütlü çikolata ( ben 2 dolu dolu y.k. kahvaltılık çikolata koydum. )/80 gr melk chocolade

Krema için/Vulling:

Arasına/Tussen

  • 1 pk dr. oetker karamelli pasta kreması/ 1 pk vulling met caramel smaak
  • biraz damla çikolata / chocolade brokjes

Üst kreması için/Erop:

  • 1 pk beyaz kremşanti/1 pk slagroom
  • 1 çaykaşığı neskafe/1 theelepel nescafe
  • 3 yk kakao /3 eetlepels cacao

Üst süslemesi için/decor:

  • çikolatalı truflar / chocolade truffles
  • çikolata süslemeleri/decor chocolade
  • fındık krokanları/ noten krokantjes


Pandispanyamızı herzamanki gibi 1 gün önceden pişirelim ve folyolayıp saklayalım. Ertesi gün de pastayı inşaa etmeye başlayalım. Pandispanyanın detaylı yapımı için tıklayın.

Karamelli kremayı üzerindeki tarife göre hazırlayalım. Kremayı yaparken ben margarin kullanmadım. Pastalarımın yağlı olmasından hoşlanmıyorum, fakat arzu eden kullanabilir.

Kremşanti'yi de 1 sb süt ile hazırlayalım ve üzerine çok azıcık sütte erittiğimiz neskafe'yi ve kakao'yu ilave edelim. Eğer çikolatalı kremşanti kullanmak isterseniz kakao ilave etmenize gerek yok.

Pandispanya'nın üzerini dikkatlice traşlayalım ve 3'e bölelim. Traşladığımız kısımlardan çıkan kek parçalarını ayrı bir kaba alalım ve iyice ufalayalım. Kremşantinin birazını bunlara ilave edip güzelce yoğuralım. İçine arzuya göre çikolata veya fındık,fıstık vs. ilave edilebilir. Karışımı biraz dolap'ta beklettikten sonra küçük küçük yuvarlayıp arzuya göre bir malzemeden geçirelim. Benim dolab'ta biraz daha kek kırıntılarım vardı, buyüzden trufları onlara buladım. Eğer kek kırıntınız yoksa kakao, fındık vs. de olabilir. Hazırladığımız trufları tekrar dolaba koyup bekletelim.

Pastanın her katına karamelli kremadan ve damla çikolatadan koyalım. Tüm katları kapattıktan sonra kenarlarını ve üzerini kremşanti ile kaplayalım.

Pastanın kenarını fındıklarla kapatalım. Kremşantiyi sıkma torbamıza koyup kenardan 1 sıra geçelim. Sonra trufları da kenarlara yerleştirelim. Ortaya da hazırladığım fındıklı krokanlardan koyalım ve çikolata süslemeleriyle güzelce süsleyelim. Fotoğraflardan da üst süslemesi kolaylıkla takip edilebiliyor.

Fındık krokan yapımını daha sonra ayrıntılı vermek istiyorum. Fakat bende bu tarifi yine blogcu arkdaşım hanimişten aldım. Acele edip hemen denemek isteyenler oradan tarifini alabilirler.


Afiyet olsun....