muffin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
muffin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Haziran 2009 Perşembe

Şeker hamurlu kekler ve Ankara gezisi

Geçenlerde okulda bir Ankara gezisi dünlenmişti, bilgisayarım bozulunca fotoğrafları hemen yayınlayamadım. Kısmet bugüneymiş.

Çocuklarımızı yalnız göndermeye cesaret edemeyince birkaç veli arkadaşla onlara eşlik etmeye karar verdik. Hepimiz atıştırmalık birşeyler hazırladık. Sarmalar, börekler v.s. Bende çocuklar için değişik birşey olsun dedim ve ikinci kez hazırladığım şeker hamurundan bu şirin kekleri hazırladım. Büyükler şeker hamurunu biraz ağır buldu, fakat çocuklar çok beğendi.




Tupperware'den aldığım yeni kabımı da böylelikle denemek kısmet oldu. Kekleri içine doldurdum ve gezi boyunca bu kabın içerisinde taşıdım. Acaba taşırmı taşımazmı diye endişelerim vardı, fakat hiçbir problemle karşılaşmadım. Kabın ağırlığı bayağı vardı(45 adet kek vardı), buna rağmen taşıma sapında hiçbir zorluk yaşamadım.




Otobüs yolculuğumuz
Sol:güzel kızım ve en yakın arkadaşlardan Rana
Ortada :Hakan
Sağ: Çağla Çağlayan ve Toprak Falay (sınıf arkadaşları)


Ortada öğretmenimiz Alaattin Çon Yine Şulenur ve Rana

Sol:Canım oğlum ve Bera Altay ( en yakın arkadaşlarından)

Sağ: Batuhan Özdamar ve Kerem Demirtaş ( en yakın arkadaşları)










sınıf arkadaşları


Sol: Alime Çon,

Sağ: Emine Temiz

Sol:Senem Aksoy ve Betül Yörükçü

Sağ Emine Yörükçü ve ben

Sol:Elifnaz Altıntığ ve annesi

Sağ: Beyza Genez ve annesi

Elifnur Yılmaz ve annesi Emine Yılmaz

Diğer sınıflardan

































İçi birbirinden heyecanlı çocuklarla dolu bir otobüs'de, yeterince uzun süren fakat bi okadar da eğlenceli bir yolculuktan sonra nihayet Ankara'ya vardık.
Anıtkabirin önünde biraz bekledikten sonra rehberimiz geldi ve Anıtkabir'e doğru yol aldık.
İlk önce Aslanlı yol'dan geçtik. Bu yolda 24 tane aslan heykeli var. Aslanlar türk milletini temsil ediyor. Oturur vaziyette olmaları, türk insanının yumşak başlı olduğunun göstergesiymiş. Fakat ağızlarının açık olması da, türk insanının teline zarar vermeye kalkanlara karşı aslan gibi kükrediklerini temsil ediyormuş. Burada benim en sevdiğim söz aklıma geldi: yumşak başlıyım diye sanmaki uysal koyunum, kesmeye gelir belki ama çekmeye gelmez boynum. Bence bu söz de tam olarak bizleri anlatıyor.
Aslanlı yolda dikkatimizi çeken bir diğer şey yerdeki taşların hepsinin birbirinden farklı boyutta olmasıydı. Daha doğrusu rehberimiz bu konuya dikkatimizi çekti. Yürürken ayağımız takılıyordu ve çok dikkatli, başımız önümüzde yürümek zorunda kaldık. Bu da o yolda Anıtkabir'e doğru ilerlerken başımız önde, yavaş yavaş, Atatürk'ü ve kurtuluş savaşını v.s. düşünerek oradan geçmemiz içinmiş. Bu sebebten dolayı da zaten yolun her iki kenarı ağaçlarla dolu. Sağımızda ve solumuzdaki şeylerden etkilenmeden düşünerek yürümemiz içinmiş.
24 aslan da aynı zamanda bir saat dilimini düşünürsek, her bir saat nöbetleşerek atatürkü koruyan askerleri temsil ediyormuş. Böylece 24 saat boyunca 24 tane asker nöbet tutmuş oluyor.

Aslanlı yolda düşmeden yürümeyi başardıktan sonra nihayet Anıtkabir'e gelebildik. Çocukların en merak ettikleri ve heyecanla bekledikleri an bu andı. Tabiiki bizimde. Görene kadar ilk aklıma gelen şey ne kadar muhteşem bir yapı olduğu. Tam biz oradayken de İstiklal Marşımız çaldı ve saygı duruşuna duruldu. Çok güzel oldu.








Anıtkabirin önünde bazı fotoğraflar
Atatürkün naaşının önünde bir fotoğraf.
Önce başka biryerde mumyalanmış bir vaziyette bekletilmiş.
Daha sonra buraya getirilmiş
ve bedeni temizlendikten sonra
yerin 7 metre altına gömülmüş.







Çocuklar birer tane gül bıraktılar


Metehanın oradaki askerlerden biriyle çektirdiği bir fotoğraf.
Atatürkün naaşını taşıyan top arabası
Atatürkün en sevdiği arabası
Anıtkabirden muhteşem bir Ankara manzarası
Atatürkün türk ordusuna son mesajı
Atatürkün makam arabası
Atatürkün özel teknesi
Atatürkün dışında Anıtkabir'de bulunan bir diğer mezar. En yakın arkadaşı İsmet İnönünün mezarı.
Ve burası da ilk meclis binası.
Binayı Atatürk yaptırmış. Andezit adındaki Ankara taşından yapılmış.
İçerisinde ilk yasaların çıktığı o önemli oda var.

18 Ocak 2009 Pazar

Çikolatalı-neskafeli muffinler

Bugün pazar, malum, benim için çocukluğumdan beri haftanın en sıkıcı günlerinden biri. Bunun ikizler için böyle olmasını istemediğimden her pazar onlarla etkinlikler yapmaya çalışıyorum. En azından ileride pazar günlerini güzel hatırlasınlar diye. Böylece bu günümüzü güzel bir kahvaltı ile başladık, sonra hava da güzel olunca bisikletleri de alıp şöyle sahile doğru indik. Acıkmış bir vaziyette eve kendimizi zor attık. Çocuklar dvd seyrederken bende onlara bol çikolata parçacıklı, mis gibi, muffinler hazırladım. Birazcık emprovise ettim, sonuç harika oldu.




Bunlar canım annemin hollanda'dan getirdiği güzel muffin kabları. Onları çok seviyorum, rengarenk, insanın canı muffin yapmak istiyor...





İçlerine bir de kağıt kalıplardan yerleştiriyorum. Hem kolay çıkıyorlar hem de kalıplarım fazla kirlenmiyor.






Gelelim muffinlerin tarifine:





Malzemeler:
  • 4 yumurta
  • 1 sb tozşeker
  • 150 gr yumşak margarin
  • 1 sb muzlu süt (1 küçük paket)
  • 2 tatlı kaşığı neskafe (granül)
  • 3 tane fındıklı çikolata bar
  • 1 pk vanilya
  • 1 pk kabartma tozu
  • 2 yk kakao
  • 3 sb un
Royal icing:
  • 1 yumurtanın akı
  • 1 sb ince çekilmiş pudra şekeri (birkaç sefer eleyin)
  • 2 çk limon suyu

Hazırlanışı:

Yumurtaları ve tozşekeri iyice krema haline gelene kadar çırpıyoruz. Rengi açık sarı olana kadar çırpmaya devam ediyoruz. Sonra içine margarin, süt ve neskafe ilave ediyoruz. Bu arada kuru malzemelerin hepsini birlikte bir kabın içerisine eliyoruz. Bunları da ilave ettikten sonra en son minik minik doğradığımız çikolataları ilave ediyoruz.

Muffin kalıplarımızın içerisine kağıt kalıpları yerleştirdikten sonra 1 dolu yemek kaşığı kek hamurunu içlerine dolduruyoruz. Yarısına kadar gelmesi lazım.

150 derecede, önceden ısıtılmış fırında, yaklaşık 20 dk pişiriyoruz.

Piştikten sonra fırından çıkarıp biraz soğumasını bekliyoruz.

Bu arada royal icing'i hazırlıyoruz. Malzemeleri bir kaba alıp iyice çırpıyoruz. Arzuya göre bir kürdanın ucuyla gıda boyası ilave ediyoruz.

Kekler soğuyunca üzerlerinde yamukluklar varsa bunları bıçak ile düzeltiyoruz. Üzerini düz bir hale getirdikten sonra, bir sıkma torbası yardımıyla, royal icing'i sıkıyoruz. Arzuya göre süslemelerle de görüntüyü tamamlıyoruz. Ben yine Hollanda'dan gelen minik çiçekleri, rengarenk şekerlemeleri ve yenebilir inciler kullandım.

Afiyet olsun....